Polisiyenin hüküm sürmediği çorak topraklarda seneler evvel yazılmış Kemal Tahir'in mayk hammer romanları hakkında bir yazı bu.
Mike Hammer denen zampara amerikan polisinin Kemal Tahir edebiyatıyla temizlenmiş, adama dönmüş, façası düzeltilmiş bıçkın hafiyesi hakkında...
Hususi polis hafiyesi mayk. Sevdiği kadınlara yavrum, ruhum falan diyor. Sahipleniyor. Duygusal halleri desen en afilisinden. Hasılı bizden biri. Sürekli yakıyor sigarasını, sövmekten geri durmadığı o mel'un new york caddelerine karışıyor. Harlem'in kuytu köşelerinden bile postu deldirmeden sağ salim çıkıyor. Usta Kemal Tahir, 1950'ler holivudunun film noir atmosferini, Amerika'yı hiç görmediği gibi üstüne üstlük 12 yıl yattığı Çankırı, Çorum cezaevlerinden yeni çıkmış bir yazar vasfıyla yaratıyor, aslından daha edebî bir ruha büründürerek. Mesela şöyle tasvir ediyor:
''Uzaklarda New York şehri yaralı bir vahşi hayvan gibi derin derin homurdanıyor. Ateş gibi nefesini sanki ense kökümde hissediyorum. Gene azamatine layık bir ahlaksızlık, bir cinayet işlenmiştir. Yuvarlanıp giden, yuvarlanıp gittikçe de çığ gibi büyüyen gangster nizamına müdahele edeceğimden mi korktu bu uğursuz New York gecesi?''
Gerçek mike hammer romanlarının yazarı Frank Morrison Spillane denen bir adam. 1945 sonrası soğuk savaş dönemi amerikan yazarlarından. Mike Hammer karakterinin yaratıcısı. Kaba saba, şiddete düşkün, yer yer ırkçı, faşizan bir kimliğe sahip olan mike tiplemesiyle, savaş sonrası muhafazakar amerika halkının sembolik karakterini ortaya çıkarmış. Haliyle alttan alttan amerikan propagandası yapmış. Zenci karakterlere olumlu anlamda yer verilmemiş. Şiddete düşkün, yüzeysel beyaz karakterlerin hikayesi. Üslup edebi değil, vakti zamanında, sadece para kazanmak için yazdığını bile itiraf etmiş hergele. İtlik, kumarbazlık, hergelelik mesleğini başarıyla icra eden altı adet roman yazmış mike hammer baş karakteriyle. Memleketimizde bile sağlam bir okuyucu kitlesine ulaşmış. Türk okuyucu tam hastası olmuşken bu roman serisinin, spillane yazmayı bırakıp yehova şahidi olmuş. Yazın işlerinden elini eteğini çeken coninin ardından çağlayan yayınevi, ''Ulan rekor satış oranına ulaşmışken ne halt etmeye bıraktı bu it? Devam ettirebilir miyiz?'' diye düşünmüş olsa gerek, o güne kadar mike hammer romanlarını fransızcadan tercüme eden Kemal Tahir'den rica etmişler. ''Üstat sen bu romanları çevire çevire konuya hakim olmuşsundur, gözünü seveyim el at da devam ettirelim şu mayk hammer'leri, okuyucu beklemez.'' demişlerdir büyük olasılıkla ve böylece usta yazar Kemal Tahir, F.M. ikinci takma adıyla mayk hammer rotasını devralmış. sene 1954. Yayınevinin üçkağıtı da yok. Amerikan conisinin son yazdığı öz hakiki mike hammer'ın arkasına, tercüme ede ede bu üslupta ustalaşmış F.M ikinci'nin yazdığı ilk macerayı sunacakları belirtilmiş. öyle de olmuş. ''mayk hammer'in yeni maceraları, yazan: F.M ikinci''
Romanlar çok sağlam, kendine has. Beşinci sınıf bir amerikalı yazarın osuruktan edebiyat anlayışıyla ustayı bir tutmamak gerekir elbette. ''Ömrüne bereket mayk'' diyen roman karakterlerinin bize yakınlığı bir kenara, Kemal Tahir'in dünya görüşünün enginliği ve edebi derinliği sayesinde, kısa sürede yazılmasına rağmen en ufak bir pürüz bile göze çarpmıyor romanların üslubunda. Hatta okuyucu talepleri ve para kazanma doğrultusunda başlamış bir serüven olmasına rağmen, kurguda kaymalar, üslup kalitesinde ve sade dilinde de hiçbir özensizlik yok. Tertemiz bir anlatım hakim. Mayk da öyle. Aslından çok daha iyi huylu, daha delikanlı bir kardeşimiz. Kara Nara romanında mayk hammer zenci dostudur, ırkçılığın, faşistliğin karşısındadır. Ecel saati romanında layterde kapana kıstırılan maykın bulunduğu yere benzin doldurularak işkence edilen bir bölüm vardır, nazi artıklarının yöntemleri diye muhatap gösterilir. Sonuna kadar bir kapitalizm karşıtlığı Kemal Tahir'in mayk hammer'larında açıkça belirgindir, new york'u uğursuz mendebur bir şehir gibi gösteren betimlemeler ise tarif edilemez bir samimiyetle dile getirilir.
''Pencereden şehre baktım. Vakit iki buçuğa yaklaştığı halde ışıkları gene renk renk göklere yükseliyor. Bu haliyle boyaları karışmış bir sarhoş orospuya ne kadar benzemiş. İnsan nefesini kesse isterik çığlıklarını sanki duyacak. Hayasız çıplaklığı alacakaranlıkta ürperiyor. Şehrin, savcı odasının penceresine sığan kısmı bir dehşet piyesinin ruhu ürperten dekoruna benziyor.''
Harlem hakkındaki metinleri de, tarih boyunca azınlık kalmış, dışlanmış, ezilmiş toplumların kilometrelerce uzaktan bile birbirini anlayan ve hisseden duygusal bağların yansımasıdır. Aslında Kemal Tahir adaletsizliğe, eşitsizliğe, kısacası insana dair söylemek istediklerini mayk hammer'ın ağzından söyler.
''Harlem'in içine, 300 bin kişilik nüfusuyla dünyanın en büyük zenci şehri sayılan sefalet dünyasına daldık. Buraya ne vakit yolum düşse bir çeşit can sıkıntısı, bir çeşit öfke duyarım. Hususi hafiye büromu açtığım ilk aylarda -epeyce fakir sayıldığım yoksulluk zamanlarımda- burada bir iki iş kovaladım. Sefaletini yakından gördüm. Bu cenabet New York'un birçok beyaz mahallelerinde de sefalet vardır. Fakat buradaki sefaletin derinliği, milyonlarca New Yorklunun azametiyle iftihar ettiği gökdelenlerinden birkaç misli fazla.''
''Uzaklarda New York şehri yaralı bir vahşi hayvan gibi derin derin homurdanıyor. Ateş gibi nefesini sanki ense kökümde hissediyorum. Gene azamatine layık bir ahlaksızlık, bir cinayet işlenmiştir. Yuvarlanıp giden, yuvarlanıp gittikçe de çığ gibi büyüyen gangster nizamına müdahele edeceğimden mi korktu bu uğursuz New York gecesi?''
Gerçek mike hammer romanlarının yazarı Frank Morrison Spillane denen bir adam. 1945 sonrası soğuk savaş dönemi amerikan yazarlarından. Mike Hammer karakterinin yaratıcısı. Kaba saba, şiddete düşkün, yer yer ırkçı, faşizan bir kimliğe sahip olan mike tiplemesiyle, savaş sonrası muhafazakar amerika halkının sembolik karakterini ortaya çıkarmış. Haliyle alttan alttan amerikan propagandası yapmış. Zenci karakterlere olumlu anlamda yer verilmemiş. Şiddete düşkün, yüzeysel beyaz karakterlerin hikayesi. Üslup edebi değil, vakti zamanında, sadece para kazanmak için yazdığını bile itiraf etmiş hergele. İtlik, kumarbazlık, hergelelik mesleğini başarıyla icra eden altı adet roman yazmış mike hammer baş karakteriyle. Memleketimizde bile sağlam bir okuyucu kitlesine ulaşmış. Türk okuyucu tam hastası olmuşken bu roman serisinin, spillane yazmayı bırakıp yehova şahidi olmuş. Yazın işlerinden elini eteğini çeken coninin ardından çağlayan yayınevi, ''Ulan rekor satış oranına ulaşmışken ne halt etmeye bıraktı bu it? Devam ettirebilir miyiz?'' diye düşünmüş olsa gerek, o güne kadar mike hammer romanlarını fransızcadan tercüme eden Kemal Tahir'den rica etmişler. ''Üstat sen bu romanları çevire çevire konuya hakim olmuşsundur, gözünü seveyim el at da devam ettirelim şu mayk hammer'leri, okuyucu beklemez.'' demişlerdir büyük olasılıkla ve böylece usta yazar Kemal Tahir, F.M. ikinci takma adıyla mayk hammer rotasını devralmış. sene 1954. Yayınevinin üçkağıtı da yok. Amerikan conisinin son yazdığı öz hakiki mike hammer'ın arkasına, tercüme ede ede bu üslupta ustalaşmış F.M ikinci'nin yazdığı ilk macerayı sunacakları belirtilmiş. öyle de olmuş. ''mayk hammer'in yeni maceraları, yazan: F.M ikinci''
Romanlar çok sağlam, kendine has. Beşinci sınıf bir amerikalı yazarın osuruktan edebiyat anlayışıyla ustayı bir tutmamak gerekir elbette. ''Ömrüne bereket mayk'' diyen roman karakterlerinin bize yakınlığı bir kenara, Kemal Tahir'in dünya görüşünün enginliği ve edebi derinliği sayesinde, kısa sürede yazılmasına rağmen en ufak bir pürüz bile göze çarpmıyor romanların üslubunda. Hatta okuyucu talepleri ve para kazanma doğrultusunda başlamış bir serüven olmasına rağmen, kurguda kaymalar, üslup kalitesinde ve sade dilinde de hiçbir özensizlik yok. Tertemiz bir anlatım hakim. Mayk da öyle. Aslından çok daha iyi huylu, daha delikanlı bir kardeşimiz. Kara Nara romanında mayk hammer zenci dostudur, ırkçılığın, faşistliğin karşısındadır. Ecel saati romanında layterde kapana kıstırılan maykın bulunduğu yere benzin doldurularak işkence edilen bir bölüm vardır, nazi artıklarının yöntemleri diye muhatap gösterilir. Sonuna kadar bir kapitalizm karşıtlığı Kemal Tahir'in mayk hammer'larında açıkça belirgindir, new york'u uğursuz mendebur bir şehir gibi gösteren betimlemeler ise tarif edilemez bir samimiyetle dile getirilir.
''Pencereden şehre baktım. Vakit iki buçuğa yaklaştığı halde ışıkları gene renk renk göklere yükseliyor. Bu haliyle boyaları karışmış bir sarhoş orospuya ne kadar benzemiş. İnsan nefesini kesse isterik çığlıklarını sanki duyacak. Hayasız çıplaklığı alacakaranlıkta ürperiyor. Şehrin, savcı odasının penceresine sığan kısmı bir dehşet piyesinin ruhu ürperten dekoruna benziyor.''
Harlem hakkındaki metinleri de, tarih boyunca azınlık kalmış, dışlanmış, ezilmiş toplumların kilometrelerce uzaktan bile birbirini anlayan ve hisseden duygusal bağların yansımasıdır. Aslında Kemal Tahir adaletsizliğe, eşitsizliğe, kısacası insana dair söylemek istediklerini mayk hammer'ın ağzından söyler.
''Harlem'in içine, 300 bin kişilik nüfusuyla dünyanın en büyük zenci şehri sayılan sefalet dünyasına daldık. Buraya ne vakit yolum düşse bir çeşit can sıkıntısı, bir çeşit öfke duyarım. Hususi hafiye büromu açtığım ilk aylarda -epeyce fakir sayıldığım yoksulluk zamanlarımda- burada bir iki iş kovaladım. Sefaletini yakından gördüm. Bu cenabet New York'un birçok beyaz mahallelerinde de sefalet vardır. Fakat buradaki sefaletin derinliği, milyonlarca New Yorklunun azametiyle iftihar ettiği gökdelenlerinden birkaç misli fazla.''
biterken kay starr-wheel of fortune (1952) çalıyordu.
https://www.youtube.com/watch?v=5bwMD9CgOeI