21 Kasım 2011 Pazartesi
Zaman öldürmek
Uyumamam gerekiyordu bu hiçliğin ortasında. Nedeni yok bunun, olması da gerekmez. Bir tür cinayet olmalı bu, zamanı öldüren türden. Ellerimin arasından kayıp yere düşüyordu zaman, zaten hiç tutmayı becerememiştim. Bıraktığım anda da halının tam ortasına yuvarlanmıştı. Böyle başlamıştı hikaye, böyle de son bulacaktı, diye düşünürken kapıyı güneş çaldı. Önce çatılara o eşi benzeri olmayan turunculuğundan vermiş, -saniyenin yüzde biri gibi bir zamanda da kaybolmuştu. bir başka renk vardı artık evlerin çatılarında. Nasıl değişti, ne zaman değişti anlamamıştım bile. Bir rengin dönüşümü bu kadar kısa bir zamanda olmamalıydı.- Sonra da sararmaya başlamıştı gecenin karanlığı. Geceyle sabah arası, turuncuyla sarının ortası bir sessizlik vardı kentin bu saniyelerinde. Önce güneşin o kaçamak turuncu ışıkları çaldı kapımı, sonra telefonumun alarmı zile bastı. Saati, zamanın bu anına kurmamın sebebi, balkona çıktığımda o rengi görebilmek ve sonrasında cinayeti işlemekti. Ondan sonra da uyuyacaktım. Önce bekledim. zamanı, hayatımın en saçma günleriyle öldürmeye başladığımdan beri, bir katil psikolojisine sahibim. Bu gece de aynısını yaptım. Bekledikten sonra, her şey istediğim gibi olduktan, cinayet mekanını planladığım gibi ayarladıktan sonra başlayabilirdim. başladım ve bir anda oldu yine. Sonra balkona çıktım. soğuk hava yüzüme çarptığında gökyüzünün loş maviye dönüşünü seyrettim. Dönmeyecektim. Ama uzaklaşamıyorum geride bıraktığım cesetten. Katiller cinayet mahalline geri dönermiş derler. Bu sözü yaşatmaya çalışıyorum belki. Belki de ruhumun tedavisini, -geçmiş zaman- denilen cesedin yanından ayrılmayarak yapmaya çalışıyorum. Onarıyorum ruhumun derinlerindeki akrep yelkovanı, belki yeniden başlar çalışmaya diye kurmaya çalışıyorum. Oysa cinayet saatinde bile duymamıştım tik takları. Cinayeti gerçekleştirirken bile. Zamanı öldürmek için aşırı sessiz bir geceydi. Ve o gece sabaha karşı, turuncu ışıklar çatılara konmak için geç kalmamış olsaydı, her şey daha farklı olacaktı. Ama olmadı. Rutine alışmıştım, rahattım. Şimdi zaman, halının orta yerinde, kanlar içinde... Ve ben ona bakıyorum. hiçliği buluyorum sessizlikte.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)