Daha yeni bitirdiğim bu Gogol klasiği ve Rus Edebiyatı ile ilgili bir iki kelam edeyim dedim. üçüncü denememde bitirdiğim bir kitap oldu bu. bunun gogol amcayla bir ilgisi yok elbette. o rus edebiyatının ağır betimlemeleriyle ve durağan başlangıcıyla ilgili bir durum bu. (dostoyevski klasiği olan, suç ve ceza romanı da aynı şekilde sıkıcı bir mektupla başlar ilk bölümlerde. anne raskolnikova'nın yazdığı illet bir mektuptu 10 sayfa boyunca. onu da ikinci denememde başlayıp bitirmiştim. neyse)
Rus edebiyatında isimler birbirine benzer ve sağlamdır. ivanoviç isimleri defalarca romanın sayfalarında geçer. en azından her üç erkek karakterden birinin adında muhakkak -ivanoviç- vardır ve her rus karakter üç isimlidir. kadınların soyadları bile farklıdır. mesela ivanoviç=ivanovna oluverir. ama o isimleri görüp de kitabı bırakmak vasat bir okuyuculuktur. sinemadan anlamayan dizi izleyiciliğidir. onlara tavsiyem şudur ki, -gitsinler liseli kitabı olan, twillight okusunlar.- rus edebiyatına gönül vermiş okuyuculara da, ilk yüz sayfayı bir şekilde bitirip kitabın sonuna kadar fazla ara vermeden okumaları tavsiye edilir. konunun akılda taze kalmasını romanın etkileyiciliğini artırır, olay örgüsünden ve karışık isimlerden kopmamayı sağlar. bunları sağladıktan sonra bitirmemek için hiçbir sebep yoktur. rus edebiyatı çok lezzetli bir iştir. okuyucuyu içine çeken bir edebiyattır.
Ölü canlar ise Gogol'un başyapıtı kesinlikle. Rusya'yı uşağı petruşka ve arabacı selifan ile karış karış gezerken gogol amcamız da peşlerinden gider. ara sıra kendini de anlatır romanda. bunun sebebi de o dönemde rusya'da aldığı ağır eleştirilerdir. bu eleştirilere kendi üslubunda verdiği sağlam ayarlar da vardır kitapta. sevgili okuyucusunu sıkmadan anlatmaya çalışır bunları. çarlık rusya'sının çürümüşlüğünü ve menfaat ekseninde oynanan oyunları, ikiyüzlü tavırlar sergileyen karikatürize tiplemelerinde görürüz. envai çeşit yemeklerden ve çiftlik sahiplerinin oburluğundan bahseder kitap. yazarın ince bir ironiyle besleyerek anlattığı soylu sınıfın sahte davranışları okuyucuyu da rahatsız eder. ölü canlar almaya çalışan bir karakter vardır bu kitapta. Pavel İvanoviç Çiçikov adında olan bu karakter onları alarak hem kendisine hayali bir soyluluk ünvanı almayı, insanların ikiyüzlü sevgisini kazanmayı, hem de onlardan gelir elde etmeyi amaçlar. roman boyunca bu düşüncede hareket eder. aşırı kibar ve saygılı bir görüntü çizer. herkesle dost olmaya çalışsa da bunu başarılı bir sahtelikle yaptığı için kendisini eleverir sonunda. bedenen ölü canlar ve ruhen ölü canlar arasında gidip gelen bir romandır bu. -yaşayan ölü canlar- olmayın demek ister gogol. aslında 'yaşayan tüm ölü canlar'adır bu eleştirisi... ''bırakın serveti, kendi zavallı ruhunuzu kurtarmaya çalışın.'' diye bir cümleyle seslenir insanlığa.
Kısacası sıkıcı demeden okumak gerekir bu romanı. 1800 lü yıllardan tüm yüzyıllara yazılmış bir roman gibidir. öyle de kalıcı bir etkisi vardır. ikinci cildinde dolandırıcı olan karakter; doğruyu, iyiyi anlama gayreti göstermeye çalışır. bu kısımları çok az ve kopuk olduğu için sonuçsuz kalır. okuyucu için inandırıcılığı olmayan bir durumdur bu çünkü o kadar düzenbazlığın ardından Çiçikov'un iyi yola girmesi, hak yoluna dönmesi realist bir bakış açısı değildir. bunu yazar da farkettiği için yazamayacağını düşünmüş ve 3. cildi hiç yazmamış. ikinci cildi de, kendisine bunları şeytanın yazdırdığını düşünerek şömineye atıp yakmış. buradan kurtarılan parçalar da birinci cilde eklenerek bitirilmemiş bir roman ortaya çıkmış. bu yüzden romanın son bölümü kopuk kopuk ilerler. ama ne olursa olsun, ne kadar eksiği olursa olsun verilen mesaj ustaca olduğundan bence her açıdan tamamlanmış bir eser niteliğindedir. daha fazla övmüyorum kardeşim, alın okuyun. bir Gogol manifestosu.